11 Ocak 2014 Cumartesi

Ekmek Pişirmek ve Tariflerim Hakkında


Ben pastacı değilim. Aşçı ya da şef değilim. Bu işin eğitimini almadım. Kafem, restoranım, endüstriyel bir mutfağım, küçük ev yemekleri satan bir dükkanım ya da evden kurabiye yapıp satmışlığım yoktur. Benim için yemek, elbette öncelikle hayatın doğal bir parçası, bir mecburiyet, hayatta kalma aracı. Fakat bu araç benim için öylesine değerli, öylesine güzel ve önemli ki, merakım hiç bitmiyor.
Çocukken evdeysem anneannem mutfakta poğaça yapıyorsa, dakikalarca karşısında oturup hamur yoğurmasını izleyebilirdim. İlkokuldayken annemin yemek defterinde bisküvili pasta tarifini okuyup yaptığım günü hatırlıyorum. Aile yemekleri verdiğimiz haftasonları babamın mutfağa girip o büyük tahtanın üstünde etleri özenle doğrayışı, temizleyişini izlemek bile hoşuma giderdi. Pilav, makarna, fırında tavuk, ev hamburgeri, çizburger, fırında kıtır cipsler, et yemekleri maceralarım; domates soslu kızartma yapmaya kalkıp pişman oluşum; anneannem gibi zeytinyağlı dolma yapmak için üç saat boyunca soğan doğrayıp bütün geceyi mutfakta geçirişim ve sonucunda uzun yıllar dolma yapmaktan korkuşum; babaannemin kurabiye tariflerini uygulayıp niçin onun gibi olmuyor diye sorgulayışım ve 'el terazi göz kantar' anlayışını öğrenme sürecim... Benim için yemek ve mutfakla ilgili ayrıntılar hep çok özeldir. Ne zaman soğuk bir günde mutfakta yemek pişerken buhardan camlar buğulansa kar yağıp elektrik kesildiği, evde mahsur kaldığımız grupla makarna haşlayıp yemeye çalıştığımız gün gelir aklıma. Annemin evindeki küçücük mutfağa on kişi sıkışmamız.
Daha fazla romantikliğe dalmadan sözümü söyleyip devam edeyim en iyisi.  Bu blog sayfasına başlama sebebim tariflerimi paylaşmak, kendimce bir portföy oluşturmaktı. Tariflerimin bazıları yakınlarımdan, bazıları kendi uydurduğum tarifler, bazılarıysa kitaplardan ya da televizyondaki şeflerden öğrenip harfiyen uyguladığım ya da adapte ettiğim yemekler. Son zamanlarda keşfettiğim bu güzel kitap beni ekmek yapımına ısındırdı. Türkçe'ye çevrildi mi, bilmiyorum, çevrilmediyse yemek kitabı basan yayınevleri acele etsin. Hatta seve seve bizzat çevirebilirim! :) Kitabın ismi step-by-step bread. Yazarıysa Caroline Bretherton. Ekmek yapımını adım adım fotoğraflarla ve son derece basit uygulamalarla anlatıyor. Herkese tavsiye ediyorum. Evde ekmek yapmak hep profesyonellerin işi ya da tam teşekküllü mutfak gerek, özel bir fırın ve alet edevat gerek, onlar olsa da kıvamını tutturmak zor, başarmak imkansız gibi düşüncelere sahiptim. Çok şükür ve ne güzel ki, D&R kitapçısında bulduğum bu kitap tüm tabularımı yıktı. Üstelik de ekmek yapmak mucizevi geliyor bana. Hamurun parmaklarımın arasındaki hissi, özellikle ılık mayayla yapmışsam, tarifi mümkün olmayan bir keyif, adeta bir rahatlama ve terapi. Umarım tariflerimi takip edenler evde dener ve bunu yaşar. Meraklılarına da hemen şimdi gidip bu kitabı bulmalarını tavsiye ediyorum. Herkese sıcacık ocağın tüttüğü, tencerelerin dolup taştığı mutlu sofralar dilerim. 

Bal kabaklı, biberiyeli top ekmekler. 

Amerikan usulu karbonatlı ekmek. Tarifini geçen hafta paylaşmıştım. 


Yine geçen hafta uyguladığım, basitliğine şaşıp kaldığım yulaflı kıtırlar. Fıstık ezmesiyle harika oluyormuş, bir ara keşfettim de ekleyeyim dedim. :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder